1 Aralık 2011 Perşembe

Verimlilik Nedir?


Genel bir tanımlamayla verimlilik, çeşitli mal ve hizmetlerin üretimindeki kaynakların –emek, sermaye, arazi, malzeme, enerji, bilgi- etkin kullanımıdır . İçinde bulunduğumuz teknolojik patlama çağında ne büyüklükte olurlarsa olsunlar işletmeler üç büyük problemle karşı karşıya kalmaktadırlar. Birincisi, kaynakların sınırlı miktarda olmasıdır. Sermaye, malzeme, enerji ve işgücü genellikle kıt kaynaklardır. İkincisi, rekabetçi ortam geçerli piyasa fiyatına karşılık veya daha düşük fiyata daha iyi kalitede mal ve hizmet üretimini talep etmektedir. Üçüncü olarak, kabul edilebilir kar düzeyinde ayakta kalabilmek mevcut pazar payının korunmasını ya da mümkün olduğunca artırılmasını gerektirmektedir. Sektör ortalamasına kıyasla daha yüksek verimlilik düzeyine sahip olan firmalar daha yüksek kar marjlarına sahip olurlar. Ayrıca verimlilik düzeyi rakiplerine göre daha hızlı artan firmaların kar marjları yükselecektir. Diğer yandan ortalamanın altında verimlilik artışı ve verimlilik düzeyine sahip olan firmalar sonunda iflasa sürüklenecektir.

Jurison ve Gray (1995), yaptıkları çalışmalarda firma düzeyindeki verimlilik artışının firmaların rekabetçi avantajlarının kaynağı olduğunu belirtmişlerdir. Singh vd. (2000), verimliliğin ekonomik üretim aktivitelerini yöneten temel değişkenlerden birisi belki de en önemlisi olduğunu belirtmişlerdir. Aynı çalışmada, verimliliğin üretim sürecinde etkili olanlar tarafından sıklıkla kalitenin gerisinde bırakılarak göz ardı edildiği sonucuna varılmıştır. Bu duruma ilişkin bir örnek de Heap (1992) tarafından verilmektedir. Yazar,  yöneticilerde yönetim gurusu anlayışından kaynaklanan tüm problemleri çözecek tek bir gerçek çözüm arama eğilimi bulunduğunu belirtmiştir. Bu tür yöneticiler en son çıkan teknikleri okumakta ve işletmelerinin dönüşüme uğrayacağını ummaktadırlar. Bu nedenle çalışanlar sürekli değişen gelişim programlarıyla karşılaşmaktadırlar.

B
ir ülkenin ulusal refahı açısından verimliliğin önemi şöyle özetlenebilir: Verimlilik artınca milli gelir ya da gayri safi milli hasıla girdi faktörlerine ilişkin maliyetlerden daha hızlı artar. Bu nedenle, verimlilik kazançlarının tüm kesimlere katkıları oranında dağıtılması durumunda verimlilik artışı yaşam standardında doğrudan artış sağlar. Günümüzde verimliliğin gerçek ekonomik kalkınmanın, sosyal ilerlemenin ve hayat standardı artışının dünyadaki tek kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Verimlilikteki değişimlerin ekonomik kalkınma, yaşam standardı, ödemeler dengesi, enflasyon ve hatta dinlencelerin süre ve kalitesi gibi pek çok ekonomik ve sosyal olayı büyük ölçüde etkilediği kabul edilmektedir. Bu değişimler ücret düzeylerini, maliyet/fiyat ilişkisini, sermaye yatırım ihtiyacını ve istihdamı etkiler. Verimlilik aynı zamanda bir ülkenin mallarının uluslar arası pazarlardaki rekabet gücünü de belirler. Aynı malı üreten ülkelere kıyasla bir ülkenin emek verimliliğinde düşme olursa rekabet açısından bir dengesizlik doğar. Üretim maliyetlerindeki artışın aynen fiyatlara yansıtılması durumunda müşteriler daha ucuza mal sağlayan tedarikçilere yöneleceğinden ülke endüstrilerinin satışlarında düşme olacaktır. Yüksek maliyetlerin fiyatlara yansıtılmayıp endüstriler tarafından karşılanması durumunda ise karlar düşecektir. Bu, ya üretimin ya da reel ücretlerin düşürülerek üretim maliyetlerinin sabit tutulması demektir. Rakipleriyle aynı verimlilik düzeyine ulaşamayan kimi ülkeler ulusal paralarını devalüe ederek sorunlarını çözmeye çalışırlar. Ancak bu, ithal malların fiyat artışı sonucu ülkedeki enflasyonu yükselttiğinden söz konusu ülkelerdeki reel gelirin düşmesine neden olur [Prokopenko, 2003].

verimlilik, kalite, performans, endüstri mühendisliği

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder